Arşiv

Posts Tagged ‘insanın acizliği’

Unutmadan yazmanın önemi

Ağustos 21, 2012 Yorum bırakın

Yaradılışımızdan gelen bir çok ilahi hilkatimize  müdahalemiz olamaz. Allah’ın yarattığı vücudumuz ve organlarımız ile yaşantımızı ömrümüzü tamamlamak durumundayız. Evet bazı organlarımız bizim isteklerimizi karşılamıyor daha doğru bir ifade ile insanın diğer bir duygusu olan sürekli daha fazlasını isteme  insanı bu duyguya sevk ediyor. Konuya biraz daha açıklık getirecek olursak insanın acizliğinden bahsediyorum ve bu acizliğin insan tarafından düşünülmesinden. İnsanlar olarak uçmak istiyoruz, çok hızlı yol almak istiyoruz veya çok daha yüksek seste konuşmak istiyoruz. Fakat yaradılış gereği bu özelliklere sahip değiliz. Ama Rabbimizin vermiş olduğu bir diğer kabiliyetlerimiz ise bu isteklerimize cevap veriyor ve gideriyor. Uçmak için; uçaklar, helikopter, balonlar, paraşütler, hızlı yol almak için; arabalar, otobüsler, trenler, gemiler vs. yüksek seste konuşmak için ses sistemleri, hoparlörler  üretiyoruz. Rabbim Kendi yarattığı kulunun kendi ihtiyacını gidermesi için verdiği rahmetin merhametin göstergesi üretkenlik kabiliyeti sayesinde.

İnsan beyni gün içerisinde o kadar çok bilgi kaydı alıyor ki, bazen “evet buldum, hatırladım, istediğim buydu” deyip bizim için önemli şeylerde bu kayıtlar arasında yer alıyor. Fakat bu kayıtları belliğimizde sürekli aktif bir şekilde tutma özelliğimiz bulunmamakta .Unutkanlığımız ve beynimizin sürekli bilgi , veri girişi daha önce ki bilgi ve verilerin unutulmasına neden oluyor. İyi bir şekilde tekrar edilmeyen bu bilgi ve verilerimiz bir daha hatırlanamayacak bir şekilde unutuluyor.

Yazının başında dediğim gibi insanın bazı kısıtlı yönlerini Allah yeni bazı insana verdiği kabiliyetler ile gidermektedir. İnsanın aklında her şeyi tutabilecek kabiliyeti yok evet fakat unutmak istemediği , kendi için önemli saydığı bilgiyi, veri veya ilhamı yazarak not alarak anımsayacak şekilde kayıt altında tutabilir ve bu sayede belleğimizin yapamadığı ve bizim de yapmak istediğimiz şeyi bu durumla telafi etmiş olur. Bunun önemini de çok önemli olan kitaplardan anlaşılabilir. Bilgi ve ilim aktarımın en önemli vasıtası olan kitaplar, insanın belleğinden kağıtlara aktarılarak yapıldığı unutulmamalıdır.

Yazmanın önemini daha iyi anlayabilmek için bir misal anlatalım;

Anlatıldığı göre, şair Yahya Kemal, genç yaşlarında Batı hayranlığı, hürriyet ve şiir sevdasıyla Fransa’ya kaçmış. Orada Batı Kültürü üzerine çalışırken hocalarından birisi “Kendi kültürünü oku, senin dedelerin her şeyi yazdılar kitaba geçirdiler” der. Bu söz Yahya Kemal’in tekrar memleketine dönmesine vesile olur. Gerçekten de İslam Coğrafyasında eli kalem tutan herkes şiir, menkıbe, hikmet ve vecizelere dair en az birkaç sayfa yazmış, kendisi yazmasa bile başka eserlerden derlemiştir.

Şeyh Ali Ramini şöyle nasihat eder:

“Duyduğunuz yahut hoşuna giden bir hikayeyi yaz. Yazmazsan zamanla ezberinden çıkar gider, unutursun. Yazdığın şey ise seninle kalır. Duyduğun rüzgar gibidir, eser geçer. Öğrenmenin baş kaynağı kitaptır kitap! Bütün kolaylıkların aslı kitaptır .İrfan ve kemal için hüner hazinesidir. Bütün eksiklerin tamamlanmasının asıl mayası kitaptır.”

Yazmanın önemini bir de Katip Çelebi’den dinleyelim;

İlim öğrenmek isteyen, faydalı bir şey işittiğinde zaman onu yazmalı, okuduklarından notlar alıp kaydetmeli. Çünkü ilim bir av, onun bukağısı yazmaktır. Yazılan da ezberlenmeli, zira ilim hatırda tutulandır, deftere emanet edilen değil…Deftere yazmaktan amaç, unutulduğunda bakılması içindir, yoksa yazılana güvenmek için değil.

Selametle…